KAYNAĞIMIZ: KİTAP SÜNNET İCMA VE KIYAS'TIR

Ehli Sünnet İtikadı

Celal Yağmur

1975 Malatya

EHLİ SÜNNET İTİKADI: EHLİ SÜNNET KİMLERDİR.? DİNDE REFORM FİTNESİ

YAZAN: Celal Yağmur

Merhabalar,bu haftaki konumuzu üç ana başlık adı altında işleyeceğiz.Bunlar: Ehli Sünnet Kimlerdir…Dinde Reform Konusu…Müslüman Bölücü Olmaz Fitneye Dikkat adlı Konuları kısa kısa özetleyeceğiz.Rabbim,okuyup anlamayı ve uygulamayı bizlere nasip buyursun inşallah diyoruz…

ÖNSÖZ:
İnsan için üç türlü hayat vardır.Bunlar; Dünya,Kabir ve Ahiret hayatı.Dünyada beden ruh ile birliktedir.İnsana canlılık,hayat veren ruh’dur.Ruh bedenden ayrılınca insan ölür.Mezarda insan vücudu çürüyüp yok olunca,veya vücud yanıp kül olunca yahud yırtıcı bir hayvan onu parçalayınca ruh kaybolmaz.Bundan sonra,kabir hayatı başlar.Kabir hayatında haraket yoktur his vardır.Kıyametten sonra ise,insana mahiyeti bilinmeyen yeni bir beden giydirilir,bu bedenle ya Cennete yada Cehenneme yerleştirilir,buralarda birdaha ölmemek üzere ebedi şekilde yaşarlar…

İnsanın dünyada ve ahirette mes’ud olması için müslüman olması şarttır.Dünyada mes’ud olmak,rahat yaşamaktır.Ahirette mes’ud olmaksa Cennette yaşamaktır.Allah insanlara acıdığı için,mes’ud olma yolunu Peygamberlerle insanlara bildirmiştir.Çünkü insanlar bu mes’ud yolu kendi akılları ile bulamazlardı.Hiç bir Peygamber kendi aklı ile bir şey buyurmamışlardır.Buyurdukları her şey Allah’ın emirleridir.Peygamberlerin bildirdiği saadet yoluna din denir.Muhammed (Sav)’in bildirdiği dine islamiyet denir.İmanı olan kimseye müslüman denir..İman; Her şeyi yaratan eşi ortağı olmayan Allah’a kalben inanmakla birlikte,gönderdiği kitaba ve Peygambere inanarak,ahkam-ı islamiyeyi de yaşamakla olgunlaşmaktadır..Şimdi,,saadete kavuşabilmek için,islamiyeti öğrenmekten başka çare yoktur.İslamiyet kalp ile inanılacak iman bilgilerini ve beden ile yapılacak ahkam-ı islamiye bilgilerini öğrenmekten ibarettir.

İman ve islam bilgilerini,ehli-sünnet alimlerinin kitaplarında öğrenilmelidir.
Cahillerin,sapıkların bozuk kitaplarından öğrenilmez.! Peygamberimiz (s.a.v) buyurdularki; Ümmetim arasında fitne fesad yayıldığı zaman,kim sünnetime yapışıp yaşarsa,onlara yüz şehid sevabı vardır” diye buyurmuşlardır…
Günümüzde,dinsizlerin ve uydurma hadis yazan insanların bozuk kitapları çoğalmıştır.! Ama Allah’a hamd olsunki,ehli sünnet alimlerimizin kitapları,bu bozuk ve uydurma kitaplara bir bir cevaplar vermişlerdir.Burda yukarıdaki hadisi örnek vererek,diyoruzki; Günümüz fitnelerini düşünerek,Ehli Sünnet alimlerinin kitaplarını okuyanlara ve uygulayanlara yüz şehid sevabı vardır.Çünkü günümüz dünyası fitnenin ve fasadın bolca yaşandığı bir dönemdir…

Ehli sünnet alimleri; Dört büyük mezhebin alimleri ve onları takip eden alimlerdir.Bunlardan her hangi birini takip etmek,ehli sünnet yoludur.Ehli sünnet alimlerinin reisi ve en büyüğü,,,İmam Azam ebu hanifedir…Bu alimler yazdıklarını tabiin ve tebein tabiun’lar vasıtası ile,Eshabı kiramdan öğrenmişlerdir..İmam azam ise tabiin’lerden dir.Tabiin’ler sahabelerden sahabeler ise Rasulullah’tan işittiklerini aktarmışlardır…

EHLİ SÜNNET KİMLERDİR.?

İslamiyeti bildiren ehli sünnet kitapları pek çoktur.Bunların en meşhuru; İmam Rabbani’nin üç ciltlik kitabı MEKTUBAT’dır…Bundan sonra Muhammed Masum’un üç ciltlik kitabı MEKTUBAT’dır…Muhammed Masum hazretleri mektubatın üçüncü cildi onaltıncı mektubunda buyuruyorki; İman,kelime-i tevhidin yani; La ilahe illallah muhammed rasulullah cümlelerinin ikisine birden inanmaktır buyurmuşlardır…
Yani,müslüman olmak için Muhammed aleyhisselamın Peygamber olduğunada inanmaktır demiştir…Allah’u Teala Cebrail isimli melekle Ona Kur’anı Kerimi indirmiştir.Bu Kur’an,Allah kelamıdır,Peygamberin,tarihcilerin veya felsefecilerin sözü değildir.Peygamberimiz Kur’anı tefsir etmiştir,yani açıklamıştır.Bu açıklamalara Hadis’i Şerif denir.Peygamberden gelmeyen bir söz islam kitabı olamaz.İslamiyet,Kur’anı Kerim ve Hadis’i Şeriflerdir.Dünyanın her yerindeki ehli sünnet alimlerinin kitapları,Kur’anı Kerim ve Hadis’i Şeriflerden alınan bilgiler ile yazılmışlardır…

Allah’a inanmak demek,Kur’ana ve Hadislere inanmak demektir..Hadislere ve Kur’ana inanmayan,Allah’ın kelamına inanmamış olur.! Peygamberimiz Allah’ın bildirdiklerini,eshabına bildirmiştir.Eshabda bu bilgileri sonradan gelenlere bildirmişlerdir.Sonradan gelenlerse bu bilgileri kitaplarına yazmışlardır,bu yazanlarada Ehli Sünnet Alimleri denir…Ehli Sünnet alimlerinin kitaplarını okuyup amel eden ve inanan Allah’a ve Peygamberine inanmış olur aynı zamanda..Elhamdulillah bizler islamiyet bilgilerini bu alimlerin kitaplarından öğrendik..Dinde reformcuların,zınnıkların ve uydurdukları kitaplarından öğrenmiyoruz.!

İngilizler asırlar boyunca uğraşarak bir müslümanı hırıstiyan yapamadılar.Bunu başarabilmek için yeni yollar aradılar.! Hırıstiyan yapamadılar ama,hırıstiyan gibi yaşamayı öğrettiler diyebiliriz.! Bunun için Masonluğu kurdular.! Masonlar,öldükten sonra tekrar dirilmeye ve
Muhammed aleyhi selamın
Peygamberliğine inanmamaktadırlar.!

Peygamber aleyhisselam buyurdularki; ” Ümmetim 73 fırkaya ayrılacaktır.Bunların 72 si Cehenneme atılacaktır.! Sadece biri Cennete girecektir” Dediklerinde,Sahabeler,
Ey Allah’ın Rasulü bunlar kimlerdir deyince,Peygamberimiz,bunlar benim sünnetimi takip edenlerdir buyurmuşlardır…Peygamberin sünnetini hakiki anlamda takip edenlere “Fırkay-ı  Naciye” denir.Yani “Ehli Sünnet” denir…Ehli Sünnet demek,dört büyük mezhebin her hangi birine tabi olmak demektir.Bunların dışındakiler; Vehhabilik,haricilik,
mu’tezile,ismailiye,şia,cebriyye ve diğer hak yoldan sapmış ve bidata düşmüş tüm fırkalar Cehenneme atılacaktır.! Bunların,namazları,oruçları,cihadları
ve hayırları kabul olunmayacaktır.!

İtikatda iki imamımız vardır.Bunlar; İmam Eş’ari ve İmam Maturidi’dir.İmam Eş’ari,şafi mezhebini temsil ederken,İmam Maturidi ise,hanefi mezhebini temsil etmektedir.Bu her iki imamın yoluda Ehli Sünnet yoludur.Hanefi mezhebinin kurucusu İmam Azam Ebu Hanefi itikatda,Maturidi’yi taklid etmektedir…Şafi mezhebinin kurucusu olan İmam Şafi ise,Eş’ari’nin itikadını taklid etmektedir…Geriye kalan diğer iki mezhep ise,yine bu itikad üzerine haraket etmişlerdir..Bunların tamamıda hak’tır ve esasdır..Bu mezhepleri takip ve taklid eden topluluğa Ehli Sünnet vel Cemaat denir.İşte bu topluluk Allah’ın izni ile Cehennemden kurtulanlar olacaktır…

Kafirler,Münafıklar,Müşrikler,Kitaplı Kafirler,Kitapsız Kafirler,Günahkar Müslümanlar (Fasıklar),Bid’at Ehli Müslümanlar.Tüm bunlar Cehennemliktir.! Bir kaçı sonradan Cehennemden çıkıp Cennete girecek olsalarda,diğerleri ebediyen Cehennemde kalacaklardır.! Bizleri bu gruplardan ayırıp indirdiği Kitabın ve Peygamberinin yolunu nasib eden Allah’a hamd ederiz…

Tüm bu bahsedilenlerden sonra,günümüz dünyasına gelecek olursak,malesev bir çok müslüman kardeşlerimizin ehli sünnetten ayrılarak,masonların ve kötü niyetli ingiliz ajanlarının piyasaya sürdükleri din adamı adı altındaki şahısların peşlerinde gittikleri görülmektedir.! Onların islamı yıkmak için,fitne fesad sokmak için kurdukları cemaatlere tabi olan ve yazdıkları kitapları okuyanlar pek çoktur.! Bizlerin amacı ise,bu kardeşlerimize hakikatı anlatmak,düştükleri tuzaklardan kurtarmak olacaktır inşallah.Bugün ingiliz ajanlarının en çok kullandıkları yollardan biri,müslüman ülkelere ve toplumlara fitneyi aşılamaktır.! Bunuda o bölge halkına bölücü faliyetler teşfik ederek,devlete,yöneticiye saldırmanın cihad olduğunu benimseterek halk ve devleti karşı karşıya getirip ülkeyi ve müslümanları toptan yok etme pılanlarıdır.! Lüblan’da,Irak’ta,Suriye’de ve diğer islam ülkelerinde yaptıkları gibi.!

Ehli Sünnet İtikadına sahip müslümanlar akıllı ve ferasetli olmalıdırlar.Öfkeleri ile değil,akılları ve vicdanları ile haraket ederler.Kim öfkesi ile yani,nefsi ile haraket etmişse,bilsinki şeytanla birlikte haraket etmişlerdir.Çünkü öfke şeytandandır.! Vicdan ise melekut alemindendir…
Müslüman ne ifrat’a nede tefrit’e düşmemelidir.! Müslüman vasad olanı seçmelidir,yani mutedil olma yolunu tercih etmelidir.Bu mutedil olan yoldur ki; Rasulullah’ın,sahabelerin,
tabiinlerin,tebei tabiinlerin,bunları takip eden Ehli Sünnet alimlerinin yollarıdır…İşte biz bu yola Fırkayı Naciye yolu yani,Ehli Sünnet yolu diyoruz…Bu yolda birlikte haraket eden topluluğa da; Ehli Sünnet Vel Cemaat diyoruz…

DİNDE REFORM FİTNESİ.!

Dinde reform fitnesi,yüz yıllar öncesinden Ehli sünnet alimlerinin feraset kabiliyetleri ile fark edilip bu fitne hakkında görüşleri olmuştur.Aşağıdada bahsedildiği gibi,İmam Rabbani hazretlerinin,bu fitne ile alakalı bir beyanı olmuştur.Öyle ise gelin bu olayın çıkış tarihine sebebine ve kim tarafından çıkartıldığına bir göz atalım…

Reform veya Yenilikçi Devrim 16. yüzyılda başlatılarak tüm Avrupa’yı etkilemiş ve Katolik Kilisesi’ne karşı yapılmış dinsel bir harekettir.Bu reform hareketi Hristiyanlığın yeni ve büyük üç mezhebinden biri olan Protestanlığın oluşmasını sağlamıştır. Reform hareketinin önderi Cermen kökenli teolog ve filozof Martin Luther’dir…

Reform, ıslah etmek, bozulmuş bir şeyi düzelterek, eski doğru haline getirmek demektir.Hristiyanlık bozulduğu için reform yapıldı.Müslümanlık bozulmadığı için böyle bir harekete gerek yoktur.Bunun için reform yapmak isteyenlerin, dinimizi içten yıkmak istedikleri anlaşılmaktadır.Ülkemizde de,dinde reform’u destekleyen sözüm ona müslüman şahsiyetler vardır.! Bunlara en güzel cevabı yine Ehli Sünnet alimlerimizden olan İmam Rabbani hazretleri cevap olarak bakınız ne diyor…

İmam Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Bid’at ehli, yapacağı değişikliklerle, dini düzelteceklerini, olgunlaştıracaklarını zannederek bid’at çıkarıyor, bid’atlerin zulmetleri ile sünnetin nurunu örtmeye çalışıyorlar. Bunlar, dinin noksanlıklarını tamamladıklarını iddia ediyorlar. Bilmiyorlar ki din noksan değil, kamildir. Dini noksan sanıp, tamamlamaya çağa uydurmaya, çeşitli bid’atler çıkarmaya çalışmak,Maide suresinin,,,Bugün sizin için dininizi ikmal eyledim.Üzerinize olan nimetimi tamamladım ve size din olarak İslamiyet’i vermekle razı oldum…Mealindeki 3.Ayetine inanmamak olur…Bu ayete ve rabbaninin sözlerine baktığımızda,bu reformcular (haşa) Kur’anı ve islamı eksik görüp,yetersiz görüp,çağımıza uygun hükümler sağlayamadığını idda etmektedirler.! Halbuki Allah Kur’anda ” Size olan nimetimi tamamladım” derken,Kur’anın evrenselliğini ve kıyamete kadar hükmünün geçerli olduğunu beyan etmişken,yine Kur’an da sizler için hiç bir eksiklik yok demişken,bu reformcular dini eksik kabul edip bir takım yenilikler ekleyerek (haşa) Allah’ın sanki bir takım şeyleri eksik bıraktığını zikretmektedirler.!

Kur’anı Kerim (haşa) ne eksiktir,nede bir takım yeniliklere muhtaçtır.! O Alemlerin Rabbi Olan Allah’ın Kelamıdır.! O bütün eksikliklerden münezzehtir ve beridir.! İnsan aklı O’nun kudretini ve yüceliğini anlayacak kapasiteye sahip değildir.Bizler ancak O’nun bizlere bildirdiği kadarını bilebiliriz.Bunun dışında bizler O’nun ilmini ve kudretini anlayamayız.!

Bugünkü anlayışa göre dinde reform üçe ayrılır: Ehl-i sünnet alimleri,cahiller ve
din düşmanları tarafından dine sokulmak istenen hurafeleri düzelttiler. Çeşitli kıymetli kitaplar hazırladılar. Kendilerinden bir şey ilave etmediler. Eshab-ı kiramın bildirdiklerini naklettiler. Daha sonra gelen alimler de bunların kitaplarından naklederek kitap yazdılar. Bunlara reformcu değil, Müceddid denir. Nitekim hadis-i şerifte “Benden sonra, her yüz senede bir alim çıkar, dinimi kuvvetlendirir” buyuruldu.İmam azam, imam Şafii, imam Gazali, imam Rabbani ve ahir zamanda gelecek Hazreti Mehdi bu müceddidlerdendir…

Dinde reformun ikinci kısmı, İslam alimlerinin bildirdiklerine inanmayıp, Kur’anı Kerime ve hadis-i şeriflere, kendi anlayışlarına göre mana veren sapıkların tuttuğu yoldur. Bunların İslam alimlerinin bildirdiklerinden ayrı söyledikleri şeylere bid’at ve kendilerine de bid’at ehli veya mezhepsiz denir.Peygamber efendimiz; “Ümmetim 73 fırkaya ayrılacak. Bunlardan 72 si Cehenneme gidecek, biri benim sünnetime inanışı sebebiyle Cennete girecektir” buyurmuştur..Cehenneme girmeyen fırkanın adı ise Ehl-i sünnet vel-cemaat olduğu icma ile bildirilmiştir…

İbadette bid’at, Peygamber efendimizin ve dört halifesinin zamanlarından bulunmayıp, onlardan sonra dinde meydana çıkarılan, ibadet olarak yapılmaya çalışılan şeylerdir. İbadetlerde ilave ve çıkarma olmaz.Mesela TV deki (Televizyondaki) imama uyup namaz kılmak bid’attir.! Çünkü,Cemaatle namaz kılınabilmesi için cemaatin imama uyması gerekir. Bunun için imam ile cemaatin aynı mekanda bulunmaları şarttır. Bu sebeple imamın namaz kıldırdığı mekan dışında bulunan bir kimse imama uymaya niyet ederek namazını kılsa bu namaz geçerli olmaz. İmam ile cemaat arasından geçen bir nehir veya genişçe bir yol da cemaatin imama uymasına engel sayılmıştır.Buna göre televizyon ve radyo gibi iletişim cihazları aracılığı ile başka bir mekandaki imama uymaya niyet etmekle mekan birliği gerçekleşmiş olmayacağından bu şekilde kılınan namaz geçerli değildir…

Dinde değil, adetlerde değişiklik ise bid’at ve günah değildir. Mesela çatal kaşıkla yemek yemek, kahve, çay içmek gibi şeyler adet olduğu için bid’at değildir.

Dinde reformun üçüncü kısmı, dini ıslah ediyoruz, düzeltiyoruz diyerek İslamiyet’i içten yıkmaya çalışma hareketidir. Yakın tarihimizde camilere müzik aleti sokma ve sıra koyma gibi gayretleri olmuştur. Aynı sinsi gaye devam etmektedir.Dikkatli olmak gerekir.! Bu ve benzeri bidatlardan koruna bilmemiz için,Ehli Sünnet alimlerimizin konularla alakalı kitaplarına başvurup bu fitnelerden korumalıyız kendimizi ve ümmeti…

MÜSLÜMAN BÖLÜCÜ OLMAZ.!
FİTNEYE DİKKAT.!

Müslüman,hakkı batıldan ayırana dek mücadelesini sürdürmelidir.! Kendini ve halkını yönetenler kafir,müşrik,münafık,
kitaplı kafir,kitapsız kafir,fasık müslüman,zalim müslüman iseler,onlara karşı da hakkı haykırmalıdır.! Burda dikkat edilecek ve takip edilecek metod şudur.? Eğer halkın çoğunluğu müslüman ise,(velevki günahkar da olsalar) bunların idaresini yapan yönetici (fasık da olsa) bu yöneticilere karşı silahlı cihad yapmak doğru değildir.! Silahlı cihad,ancak ve ancak,kafirliği ıspatlanmış kişilere karşı yapılabilmektedir.! Yöneticisi ve halkı her ne kadarda büyük günah işleyen fasıklarda olsalar,onlara karşı ancak,dil ile cihad yapılabilinir.Eğerki bu inceliğin hesabı yapılmadan haraket edilirse,büyük bir fitnenin ateşlenmesine sebebiyet verdiğinizden dolayı Cehenneme girebilirsiniz.!

Ancak; Yöneticileriniz,insanlara ve islamiyete açıktan zulm ediyorsa,durumun rengi değişir.! Zaten bu ve benzeri alametler,o yöneticilerin zalim veya münafık yada kafir olduğuna işarettir.Müslümanların askeri veya silahlı gücü yetebiliyorsa bu yöneticilere karşı silahlı cihad edebilir.Fakat güçlerinin yetmeyeceği alalen ortada iken bu işe yeltenip,müslüman olan halkınıda tehlikeye atarak bir girişimde bulunmaları doğru değildir.! Çünkü,müslümanların canı ve namusları kutsaldır.Kim bu kutsallara halel getirecek olursa bedbahlardan olur.! Gücünüz yetmiyorsa,en doğrusu,o zalimlere karşı dil ile,nasihat ile mücadele etmektir.Bunada gücü yetmiyorsa,sabır yolunu tercih etmeli ve onlara kalben buğz etmelidir.Bu ise imanın en zayıf halkasıdır…

İngilterede,Almanyada,Hollandada ve diğer küffar ülkelerde yaşayan müslümanlar azınlık olduklarından ve güçsüz olduklarından sabır ve buğz yolunu tercih etmek zorunda kalmışlardır…Türkiyede ise durum farklıdır.Halkının yüzde doksanı müslüman olan bir ülkeyiz…
Yöneticilerimizde,halkımızda Tek İlah inancına sahiplerdir.Buna rağmen yüzde altmışı büyük günah işleyen fasıkların durumuna düşmüşlerdir.! Lakin bu durumda dahi olsalar kafir değillerdir.Hal ve durumlar böyle iken,bu devlete karşı ayaklanma çıkarmak,halkı galeyana getirip devletin üstüne salmak,fitne çıkarmaya kalkmak ahmaklıktan başka bir şey değildir.! Belkide en doğrusu,kalbinde Allah inancı olan bu insanlara nazikce islamiyeti anlatmak olmalıdır.Yada daha kesin bir iş yaparak,müslüman bir grubun siyasete girmesi parti kurması ve müslümanların destekleri ile yönetime geçmeleri olmalıdır.Buna bizler hilafi yönetim deriz.Eğer müslümanların böyle bir organizasyon imkanı varsa bunu kullanmak bizlere vacib olacaktır.Bunların dışında yapılacak her türlü bölücü ve fitne olayları bizleri sorumluluktan kurtaramayacaktır.!

Ehli Sünnet itikadına sahip bir müslüman bölücü ve fitne tuzağından uzak durmalıdır.Peygamberimizin sözlerine kulak verelim..” Fitne ve fasadın yaşandığı bir ortamda,fitneye bulaşmayıp bir kenara çekilenler kurtulmuşlardır” Buyurmaktadır…

İşte ingilizlerin ve masonların aradığı ve işlerine yaradığı ortamlar tamda bu tür ortamlardır.! Halk ve devleti bir birine kışkırtarak fitneye sebebiyet vermek istemektedirler.! Bunların ikinci fitneside,müslümanların bir birlerine büyük günahlarından dolayı Kafir ilan edilmesidir.! Malumunuzdur,bunu ilk defa Mu’tezilenin kurucusu Vasıl bin.Ata ortaya atmıştır.! Büyük günah işleyen Kafir’dir veya müslüman değildir bu ikisi arasında bir yerdedir demiştir.! İşte bu anlayış,bu yaklaşım bazı cahil ve ahmak insanlarca benimsenmiş ve bu kelimeyi müslüman kardeşlerine hiç acımadan söylemişlerdir.! Ehli Sünnet görüşüne göre ise, bir insana kafir diyebilmek için,o insanda kafirlik alametinin açıkca görülmesi yada kendisinin bunu itiraf etmesi veya bir kaç sözü sağlam insanın onun kafir olduğuna şahidlik etmesiyle anlaşılmasının gerektiğini savunmaktadır…

Allah’a,Kur’ana,Peygambere,Meleklere,Ahirete inanan bir insan,,,Namaz kılmasada,oruç tutmasada,büyük günah işlesede ona kafir diyemeyiz.! Böyle birine kafir diyen,bunun hesabını Allah’a verecektir.! Ehli sünnette Tekfir’cilik yoktur.! Tekfir; Birini kafir ilan etmek demektir…Kafire kafir demenin bir mahsuru yoktur.Ama kafirliği ve münafıklığı şüpheli birilerini tekfir etmek müslüman şahsiyete yakışmayan bir eylemdir.!

Tüm bu ve benzeri durumlar masonların ve ingiliz ajanlarının birer fitne araçlarıdır.! İslamı ve müslümanları alalen yok edemediklerinden,böyle fitnelerle bir birlerine vurdurarak islam bardağını kırmak istiyorlar.! Biz ve bizler gibi düşünen Ehli Sünnet müslümanları ise o bardağa sahip çıkıp,o bardaktan nice müslümanların iman suyu içmelerini sağlamak ve sağlamlaştırmak olmuştur Elhamdulillah…

İşte bu ingiliz ajanlarının piyasaya din adamı diye soktukları insanlarada ayrıca islami kitaplar yazıp piyasaya sürmelerini talep etmişlerdir.! Şu an dünya üzerinde ve ülkemizde bu kitaplar pek çoktur.Burda dikkat edilecek en önemli kitaplar Kur’anı Kerimin Tefsir kitaplarıdır.! İşte bu zınnıkların en çok kullandıkları yöntem Tefsir kitapları ile ilgilenmeleridir.Bunlar tefsir kitaplarını kendi kötü niyetlerini ve fitnelerini yaymak için müslümanların kafalarını karıştırıp,onları kutuplaştırmak için Ayetleri kendi kötü amellerine göre tefsir etmişlerdir.! Zaten akıllı bir müslüman hangi yazarın tefsir kitabını okuyacağını iyi bilir.Bugün,dünya genelinde müslüman çoğunluğun tercih ettiği tefsirciler bellidir.Ülkemizde de büyük bir çoğunluk bu insanların tefsirlerini tercih etmektedirler.Bu tefsircilerden bir kaçı şunlardır: Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır..İzzet Derveze..İbn Kesir..Ömer Nasuhi Bilmen gibi tefsirciler müslümanların çoğunlukla tercih ettikleri tefsirlerdir…

Peki bizler bunların sahte tefsir kitaplarını nasıl anlayabiliriz sorusuna ise,cevaben deriz ki; Dikkat etmek gerekirse,bu tür insanların tefsirlerini bir kaç grup müslümandan başkası okumaz zaten.Sadece belli başlı bir kaç cemaat mensupları bunları tercih etmektedir.Bunların evlerinde Elmalılı Hamdi Yazırın tefsiri ve diğerlerinin tefsir kitapları olmaz.! Çünkü,içinde bulundukları fitne gruplarının teşvikleri ile belli başlı adı sanı bilinmeyen kendi emellerine uygun olan sahte insanların tesfir kitaplarını tercih ettiklerini görürsünüz.! Zaten bu insanların tefsirleri ile Ehli Sünnete uygun tefsircilerin tefsirlerini karşılaştırdığınızda,aralarında uçurumlar olduğunu fark edeceksiniz.! Bu zınnıkların tefsirleri genelde kan,şiddet,öfke,tekfircilik ve bölücülük fitneleri içermektedir.Mesela: Esasen yahudiler hakkında söylenen bir ayeti alıp,bu ayeti sanki müslümanlarada atf edilmiş gibi gösterip,müslümanları kutuplaştırmaya,ayırmaya ve bölmeye çalışmışlardır.Bu meşhur ayet şudur: “Kim Allah’ın indirdikleri ile hükmetmiyorsa,işte onlar kafirlerdir” ayetini özellikle kullanarak müslümanların kafalarını karıştırmayı başardılar.! Bu yukarıdaki ayeti ve diğer ayetleri kendi kötü emellerine göre dizayn edip müslümanlara servis etmişlerdir…

Aslında anlatılacak,yazılacak,çizilecek öyle çok husus varki,hepsini anlatacak gücümüz yoktur burda.Bu sebepten konumuzun daha fazla uzamaması için burda sonlandırmak istiyorum.Belki başka bir makalede bu tür konuları geniş bir şekilde tekrardan anlatırız.

YAZAN: Celal Yağmur

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
YAZARIN SON YAZILARI
Allaha İnanmak Yeterlimidir.? - 5 Nisan 2022 21:43
Duada Elleri Yüze Sürme - 6 Aralık 2021 20:17
Allah Nasıl Var Oldu.! - 30 Kasım 2021 20:35
Namazdaki Çirkin Vesveseler - 29 Kasım 2021 01:16
Din Nasihattır - 28 Kasım 2021 21:47
Kur’anı Kerim Dinle - 9 Kasım 2021 03:55
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ