KAYNAĞIMIZ: KİTAP SÜNNET İCMA VE KIYAS'TIR

Osman Bin Mazun

www.ehlisunnetyolu.net
Osman Bin Mazun

İlk müslümanlardan. Künyesi, Ebû Sâib’dir.

Doğum târihi bilinmemektedir. Hicretin ikinci yılında vefat ettiği rivayet edilirse de bu durum ihtilaflıdır. Babası, Maz’ûn bin Habîb; annesi, Sahîle bint-i el-Anbes’dir.

Zevcesi, Havle bint-i Hakim’dir. Abdurrahmân ve Sâib isimlerinde iki oğlu vardır.
Osman bin Maz’ûn (radıyallahü anh) temiz bir yaratılışa sahipti. İslâm’dan önce de düzenli ve ağırbaşlı bir yaşayışı vardı. Müslüman olmadan önce hiç içki içmemiş; “Aklı giderip, benden aşağıdakileri bana güldüren bir şeyi içmem” demiştir.

Böyle bir insanın, her türlü kemâli, iyiliği ve güzelliği emreden İslâmiyet’i kabul etmemesi düşünülemezdi. İslâm’ın ilk günleriydi. Daha gizlilik devriydi. Resûlullah efendimiz henüz Erkâm’ın evini teşrif buyurup, orada İslâm’a davete başlamamışlardı. Bir gün, Osman bin Maz’ün, Ubeyde bin Haris, Abdurrahmân bin Avf, Ebû Seleme bin Abdi’l-Esed, Ebû Ubeyde bin Cerrah (r. anhüm), Peygamber efendimizin yanına gittiler. Resûlullah efendimiz onlara İslâmı anlatınca, hepsi orada müslüman oldular.

Ahmed bin Hanbel’in Müsned’inde ise, Osman bin Maz’ûn’un, İslâm’a girişi hakkında şöyle bir rivayet vardır: Resûlullah efendimiz bir gün Mekke’de evinin yanında oturuyorken; Osman bin Maz’ün oradan geçiyordu. Resûlullah’a bakıp, tebessüm etti. Bunun üzerine Resûlullah ona; “Biraz oturmaz mısın?”buyurdu. Osman bin Maz’ûn (radıyallahü anh) bu teklifi kabul etti. Peygamberimizin karşısına oturdu. Resûlullah efendimiz konuşurken mübarek gözlerini göğe diktiler. Değişik bir hâl aldılar. Osman bin Maz’ûn ile hiç ilgileri kalmadı. Bu hâl bir müddet devam etti. Peygamberimiz bundan sonra gözünü sağ tarafından aşağı doğru ağır ağır indirdi. Bilâhare Osman bin Maz’ûn (radıyallahü anh) bu hâli Peygamber efendimizden sordu.

Kendisinde, daha önce böyle bir şeye rastlamadığını söyledi. Resûlullah efendimiz, Osman bin Maz’ûn’a; “Ne yaptığımı gördün mü?”diye sordu. O da gördüklerini olduğu gibi anlattı. Peygamber efendimiz; “Sen otururken, bana Allahü teâlânın elçisi Cebrail(aleyhisselâm) geldi”buyurdular. Osman bin Maz’ûn (radıyallahü anh); “Allahü teâlânın elçisi mi?” diye sordu. Resûlullah efendimiz; “Evet, buyurdular. Osman bin Maz’ûn; “Cebrail sana ne söyledi” diye sordu.

Resûlulları da; “Muhakkak ki Allah, adaleti, ihsanı ve akrabaya vermeyi emrediyor. Zinadan, fenalıklardan ve insanlara zulüm yapmaktan da nehyediyor(yasak ediyor).Size böylece öğüt veriyor ki, benimseyip tutasınız”meâlindeki Nahl sûresi doksanıncı âyet-i kerîmeyi okuyup, bu âyet-i kerîmeyi indirdiğini bildirdiler.

Osman bin Maz’ûn (radıyallahü anh); “Bu hâdise üzerine, kalbimde îmân yeşerip yerleşti. Resûlullah’ın sevgisi gönlüme düştü” dedi. Böylece İslâm’a girip müslüman oluşu, Resûlullah 1! çok sevindirdi. Osman bin Maz’ûn (radıyallahü anh) müslüman olduktan sonra evine gitti. Ailesine de İslâm’ı anlatıp, onların da İslâm ile şereflenmesine vesîle oldu. Böylece, ailece müslüman olma bahtiyarlığına kavuştu. Osman bin Maz’ûn müslüman olunca, müşriklerin çeşitli eziyet ve işkencelerine uğradı. Bunun üzerine, Peygamber efendimizin müsâadesi ile Habeşistan’a hicret etti.

Aradan bir hayli zaman geçmişti. Habeşistan’daki müslümanlara; “Kureyşliler müslüman oldu” diye yalan bir haber ulaştı. Bunun üzerine, müslümanlar Habeşistan’dan ayrılıp, Mekke’ye doğru yola çıktılar. Fakat Mekke’ye yaklaşınca, haberin yalan olduğu anlaşıldı. Mekke’ye girerlerse, kötü duruma düşeceklerini biliyorlardı. Aralarında istişare ettikten sonra herbiri Mekke’de bir dostunun himayesinde kalmağa karar verdi. Böylece Mekke’ye açıktan girme imkânını elde etmiş oldular. Bu himayeyi elde edemiyenler de vardı. Bunlar, Mekke’ye gizli girmek zorunda kaldılar.

Osman bin Maz’ûn, Velid bin Mugîre’nin himayesine girmişti. Ancak, müslüman bir kimsenin, bir müşriğin himâyesi altında olması hazmedilir bir şey değildi. Müşriklerin himayesine giren bütün müslümanlar, bu durumun acısını ve ağırlığını, bütün şiddetiyle ruhlarının derinliklerinde hissediyorlardı, îmânları buna asla müsâade etmiyordu. Zâten bütün bu sıkıntılı ve perişan durumlara onlar sebeb olmuşlardı. Geçici bir rahat için, onların himayesine girmeği, hiç uygun bulmuyorlardı. Bu yüzden himaye altına girenlerin hepsinin kalbi kırık ve üzgün idi. Bu üzüntüyü en çok hissedenlerden biri de Osman bin Maz’ün idi. Kendi kendine; “Vallahi, benim arkadaşlarım Allah yolunda çeşit çeşit eziyet ve sıkıntı çekerken, bir müşriğin himayesinde rahat ve emniyet içinde yaşamam, bu belâlardan uzak kalmam benim için büyük bir eksikliktir” dedi. Doğruca Velid bin Mugîre’ye gitti.

Onun, hakkındaki himayesini red ettiğini söyledi. Velid bin Mugîre, niçin himayesinden çıktığını, kendisini rahatsız eden birisinin mi bulunduğunu sordu. Böyle bir şey olmadığını, ancak; “Bir müşriğin himayesinde olmak, biz müslümanlara yakışmaz. Üstelik bizim perişan hâllere düşmemize sebeb sizsiniz. Ben, Allahü teâlânın himayesinden razıyım. Bize O’nun garantisi kâfidir” cevâbını verdi. Bunun üzerine Velid; “Öyleyse bu reddi, Mescid-i Harâm’da açıktan yap” dedi. Beraberce Mescid-i Harâm’a gittiler. Velid orada, Osman bin Maz’ûn’un himayesini red ettiğini söyledi. Osman (radıyallahü anh) da, onun sözünü tasdik etti.

Orada; “Ben, Allahü teâlâdan başkasının himayesinde bulunmayı sevmiyorum, onun için, Velid’in üzerimdeki himayesini red ettim.” Bu redde, orada bulunanların hepsi şâhid oldu. Artık o himayesizdi.

Osman bin Maz’ûn hazretleri îmân ve inancından hiç tâviz vermemiş, en ağır eziyet ve hakaretler bile onu dâvasından vazgeçirememişti.
Osman bin Maz’ûn (radıyallahü anh), Mekke’de kaldığı müddetçe, başına gelen belâ ve musibetleri sabırla karşıladı. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem izin verince; kardeşleri Abdullah, Kudâme, zevcesi ve oğlu Sâib ile beraber Medîne’ye hicret etti. Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem Medine’de onunla Ebü’l-Haysem’i kardeş yaptı.

Osman bin Maz’ûn (radıyallahü anh) hicretin ikinci senesinde Bedr harbi sırasında hastalandı. Tedavisine çalışılmış, fakat iyileşememişti. Nihayet hicretten otuz ay sonra ebedî âleme göçtü ve Medîne’de ilk vefat eden Sahâbî oldu. Peygamber efendimiz, o kefenlenirken alnından öptü. “Sen dünyâdan, dünyâ da senden bir şey elde etmedi”buyurdu. Mübarek gözlerinden akan yaşlar, Osman bin Maz’ûn’un (radıyallahü anh) yanaklarına damladı.

Osman bin Maz’ûn’un (radıyallahü anh) vefatı sırasında müslümanların henüz bir kabristanı yoktu. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem, Eshâbı için bir kabristan arıyordu. Medine etrafına teşrif buyurdular. “Bakî’ ile emr olundum”buyurarak orayı kabristan seçtiler. Osman bin Maz’ûn (r. anh) oraya defnedildi. Böylece Bakr kabristanına ilk defnedilen o oldu. Osman (radıyallahü anh) kabre indirilirken, Resûlullah efendimiz; “O bizim ne iyi selefimizdir”buyurdu. Kabrinin baş tarafına bir taş dikti. Ondan sonra birisi vefat edince, Resûlullah’a; “Nereye defnedelim?” diye sorulur, Peygamberimiz de; “Selefimiz Osman bin Maz’ûn’un yanına”buyururlardı.
ORTA YOL!..Osman bin Maz’ûn (radıyallahü anh) dünyâya hiç rağbet ve tama’ etmez, devamlı ibâdetle meşgul olurdu. Peygamber efendimiz o vefat ettiği zaman; “Dünyâdan üzerine bir şey bürünmeden çıktı” buyurmuştur.

Gecelerini namaz kılmak, gündüzlerini de oruç tutmakla geçirirdi. Bu husus, Peygamber efendimize haber verilince, Ona; “Ben senin için güzel bir örnek değ ilmiyim?” buyurdu. Hazret-i Osman bin Maz’ûn; “Babam, anam sana feda olsun! Bu soruyu niçin sordunuz?” dedi. Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem; “Devamlı olarak gündüzlerini oruçla, gecelerini de namazla geçiriyormuşsun” buyurdu. Hazret-i Osman bin Maz’ûn; öyle yapıyorum” dedi. Bunun üzerine Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem; “Gözlerinin, senin üzerinde hakkı var. Namaz kıl, fakat aynı zamanda yat ve uyu! Oruç tut, ancak bâzan da tutma. Ey Osman! Allahü teâlâ beni ruhbanlıkla değil, tatbiki kolay bir din ile gönderdi” buyurdu. Böylece Resûlullah efendimiz, Osman bin Maz’ûn’a (radıyallahü anh), ibâdet ve niyazda mu’tedil yâni orta yolda olmasını tavsiye buyurdular.

Kaynak
ehlisunnetbuyukleri

www.ehlisunnetyolu.net
ETİKETLER:
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ